15 Eylül 2014 Pazartesi

LİSENİN İLK GÜNÜ

      Uzun çam ağaçlarının gölgelediği süs havuzunun etrafını koyu kırmızı güller ve tahta banklar çevreliyordu. Yerdeki çimenler her zaman tarakla taranmış gibi tertemiz ve bakımlıydı. Bu bahçe ve okul binasının arka tarafına doğru uzanan daracık ağaçlı bahçe bizim için öğlen molalarında bulunmaz bir vaha gibiydi. Lise müdürümüz titiz, aksi, disiplinli, tavizsiz ve oldukça suratsız bir adamdı. Değil biz öğrenciler, öğretmenlerimiz bile kendisinden çekinirdi. Her teneffüsden derse girildiğinde koskoca lise binasını, çalışanlara tepeden tırnağa paspaslatır, tuvaletleri, lavaboları da yıkattırırdı. Bizler ne kadar aksi olursak olalım  koridorda bahçede öyle haa hooo diye bağırış çığırış, atlayıp zıplayamazdık. Her zaman bir ölçü olurdu hareketlerimizde. Yoksa müdürümüzün "hayvan kızım", "hayvan oğlum" lafını yemek vardı onca kalabalıkta. Adam pire gibi koridorun başına dikilir iki elini tırnaklarından birbirine kanca yapar tek tek tipimize bakardı. Bunları bu sabah aynı liseden mezun olduğumuz eşimle hatırlayıp konuştuk. Birlikte oğlumuzu yeni başlayacağı liseye götürüp biraz bahçede etrafı temaşa etmişiz ikimiz de. Ne okul bizim okulumuz, ne öğretmenler ne öğrenciler ne de müdür. Çok daha yüksek puanlı olan oğlumuzun okulu bizim eski lisemizin yarı kalitesinde ve yarı estetiğinde bile değildi. Müdür okula herkesten geç geldi, eğitim öğretim yılının ilk gününde hem de! Geldikten en az kırk dakika sonra öğrencileri topladı ve bir kürsü bile olmadan, hala  haa hooo eden yüzlerce öğrenciye hitap etmeye çalıştı. Öğretmenleri de kalkıp öğrencileri susturup disipline katkıda bulunacakları yerde biz velilerle etraftaki banklarda oturuyorlardı. Sonra müdür bey onları da öğrencilerin ardından okula davet edince zoraki yerlerinden kımıldanıp ayaklandılar. Ne verebilir ki bunlar çocuklara dedi eşim. Belli ki çoğu maaş için burdalar, yoksa orda müdürün yanında veya çocukların yanında olurlardı dedi. Ümitsizce arkalarından baktım. Her şeyin bu kadar yozlaşmış olacağını başkası anlatsaydı inanabilir miydim? Hayır!... Şimdi bu çocukların orda dört yıl tutulmasına gerek var mı? Hayır asla! Belki de işsizler ordusunu bir yıl daha oyalamak için getirilmiş bir düzenleme. Ve dört yıl sonunda alacakları diploma iyi bir fakülte olmazsa hiç bir işlerine yaramayacak :( Çünkü hayata dair hiç bir şey öğrenmiş olmayacaklar!... 
       Eşim haklı, ne verecekler ki bu çocuklara!... Ne sevgi görebildim etrafta, ne estetik, ne de disiplin. Gören  bilen varsa haber versin...
      (Bitmeyen eğitim kaygılarım :'(  )

4 yorum:

  1. Yunus da ilkokulun son sınıfına geçti,akşam yatakta " keşke hep böyle yatsam,sabah olmasa" dediğinde tüylerim diken diken oldu,yarın okulun ilk günüydü...
    ne kadar zor olsada bizim yıllarımız,okul yıllarımız yine de güzeldi,öyle güzel anlatmışsın ki kendi liseni...Oğlun için,oğlum için,tüm çocuklar için hayırlı olanı istiyorum,içlerinde ki güzellikleri köreltmesinler yeter...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yunus haklı Ayşe! Neden gitsinler ki o ruhsuz okullara :( Yine çok üzgünüm bugün! Böyle öss ile kpss ile sistemin geldiği nokta uçurum. Lanet olsun bu sisteme ki ehliyetsiz, liyakatsiz, alakasız ne kadar insan varsa saçma sapan yerlerde bu sistem yüzünden. Çok zor çocukların işi. Allah yardımcıları olsun Ayşeciğim hepsinin...

      Sil
  2. Açmayın bu konuları döküp saçarım şimdi... Hevesle okula başlayan çocuklarının resmını paylaşan ailelere şaşıyorum... işin mutfağında olunca ,bendeki safi kaygı... Ah ah ne derin ve çarpıcı mesele bu ... Ne uzun yıllar ve ne gereksiz dersler var.... hersey matematik sanılan bır ülkede matematik bilen yok. en önemli ders resım muzık ve beden egıtımı ılkogretımde ,desem sopayla kovalarlar beni... Sistemin yıldırdığı hocalar, tum enerjılerını kaybetmiş ezik çocuklar...Bu arada başka gezegenden ust versıyon olarak okullara gonderılmıs ,yüce mudurler ! ah ahhh...
    Aıle doya doya sevgı ve ozguven vermeli çocuğa açıklar böyle kapanır belkı...
    Sevgıyle meslegını yapan ogretmenler var yıne de merak etmeyın... gençler hevesını yıtırmezse , mutlaka bırseyler kazanırlar...
    Sızde bu yazıyı delikanlıya okumayın mümkünse... ogretmenlerı ve okulu konusundakı kaygı ve olumsuz kanaatlerınız onu cok etkıler... mınık bir onerı...
    Allah'a emanet ,sevgilerle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke Türkiye'de olsaydın. Sen nerede olursan ol özel derse yollardım çocuğu. Son öğüdünde çok haklısın, bunu fark edebildim onun yanında okulu hakkında olumsuz konuşulunca çok etkileniyor, motive olsun diye çok beğendiğimizi falan söyledik. Eğitim kaygılarımız çok uzun, çok derin :( Türkiye'de her şey değişim/dönüşüm içinde ama maalesef eğitim bir türlü değişip dönüşemedi. Bir eğitimci, matematikçi annesi olduğu için Badiş bir kat daha şanslı.

      Sil